BİZE BİRAZ KENDİNİZDEN VE ŞİRKETİNİZ THE SCHOOL’DAN BAHSEDER MİSİNİZ? İNOVASYON VE AR-GE ODAKLI KARİYER YOLCULUĞUNUZ NASIL GELİŞTİ?
Kendimi, 25 yılı aşkın süredir Ar-Ge ve inovasyon alanında araştırmacı, öğretim üyesi, mühendis, danışman, üst düzey yönetici ve girişimci pozisyonunda bulunmuş birisi olarak tanıtabilirim. Bu yolculuğa başlamam şanslı bir karşılaşmadan aldığım ilham ile başladı sayılabilir. Şöyle ki, doktora çalışmamı destekleyen şirketlerden biri olan Fisher-Price şirketini New York Buffalo’da ziyaretim esnasında yöneticilerden biri kendi iş tarifini anlatırken adeta büyülenmiş ve hangi alana yönelmem gerektiğinin kararını vermiştim: “ürün geliştirme mühendisliği”. Sonraki yıllarda hem akademik hem de endüstrideki çalışmalarım hep bu konu üzerinde yoğunlaştı diyebilirim. Kariyer hayatımın ilk yarısı Ar-Ge üzerine, ikinci yarısı ise Ar-Ge çıktılarını ticarileştirme yani inovasyon üzerine yoğunlaştı.
GİRİŞİMCİLERİN TİCARİLEŞME ALANINDA YAŞADIKLARI SORUNLARI TESPİT ETME VE GİRİŞİMCİLER İLE KURUMSAL ŞİRKETLERE AR-GE VE İNOVASYON ÇALIŞMALARINI TİCARİLEŞTİRME YÖNÜNDE VERDİĞİNİZ HİZMETLERİNİZ NASIL ŞEKİLLENDİ?
Master ve doktora eğitimimi New York’ta tamamladıktan sonra yine New York’ta olan global bir Ar-Ge merkezinde 5 yıla yakın teknoloji ve inovasyon alanında çalışma fırsatı buldum. Türkiye’ye döndüğüm yıllarda Ar-Ge teşvikleriyle hareketlenmiş bir endüstri gördüm. Bununla birlikte Ar-Ge nasıl yapılır konusunda teknik bilgi eksikliğini fark ettim. Dolayısı ile Ar-Ge mühendisliği programını geliştirerek uzun yıllar sanayi şirketlerine eğitim ve danışmanlık hizmetleri verdim. Şimdi bu şirketlere dönüp baktığımda ise geliştirdikleri ürünlerin ticarileştirilmesinde zorlandıklarını görüyorum. Bu durumda olan startup veya şirketlerin sayılarının çok olduğunu düşünüyorum. Bu ihtiyacın var oluşu beni Ar-Ge’nin devamı olan ticarileştirme (inovasyon) konusunda sanayicinin önünü açacak programları geliştirmeye sevk etti. Mevcut durumda hem Ar-Ge hem de Ar-Ge çıktılarını ticarileştirme amacına yönelik inovasyon programları ile Ar-Ge ve inovasyon merkezlerine hizmet vermeye başladık.
“FROM IDEA TO INVESTOR DEMO” KİTABINIZDAN DA BİRAZ BAHSEDEBİLİR MİSİNİZ? KİMLER OKUMALI? NEDEN OKUMALI?
Bu kitap 25 yılın meyvesi olarak ortaya çıktı. Özellikle son yıllarda ürün ve iş fikri ticarileştirme alanında sayısız esere ulaşmak mümkün. Ancak bulunduğumuz coğrafyadaki şirketlere uygulama noktasında bu eserlerde sunulan bilgilerin yetersizliğini fark ettim. Şöyle ki; sunulan bilgilerin genelde başarılı olan şirketlerin vaka çalışmalarından ibaret olduğunu görebilmekteyiz. Oysaki uygulayıcılar için çok daha kolay takip edilebilir saha uygulama rehberlerine ihtiyaç duyulmaktadır. Bu eser bu boşluğu doldurmak için ele alındı. Adım adım bir metodoloji eşliğinde ve gerçek bir proje üzerinde göstermek yöntemiyle ürün ve fikir ticarileştirme sürecini yaşayarak anlatmayı hedef alan bir saha kitabı oldu. Bu anlamda başarılı ve özgün bir eser olduğunu değerlendiriyorum. Kitabımızın ilk baskısı iş birliği içinde olduğumuz taraflarla paylaşılmaya devam edilmektedir. Çok yakında yeni baskısı ile daha fazla inovasyon uygulayıcısına ulaşmayı hedeflemekteyiz.
YAPAY ZEKÂNIN GİDEREK HIZLANAN GELİŞİMİ ŞİRKETLER İÇİN NE İFADE EDİYOR? DEĞİŞİMİ ANLAMLANDIRABİLİYORLAR MI?
Artık dünyada her şey hızlı değişiyor söylemi son yıllarda o kadar yaygın ve sıklıkla telaffuz edildi ki, günümüzde etkisini kaybetmiş veya ona karşı duyarlılık azalmış gibi görünüyor. Ama gerçek şu ki, sınırlarını tarifte zorlandığımız o değişim, durmaksızın ivme kazanıyor. Özellikle endüstriyel pazarda, tam yelken hız kazanmışken, ani çıkan ters rüzgar gibi etkiler yaratıyor.
STARTUPLAR BU DEĞİŞİME AYAK UYDURABİLMEK ADINA NASIL BİR POZİSYON ALMALI?
Startuplar, hızla ilerleyen bir yarışta yol almaya çalışan koşuculara benziyor. Üstelik yarışın tam ortasındayken kuralların ve rotanın değiştiği bir yarış yaşanıyor. Değişimi konuşmakla yetinip, hızlı cevap veremeyen ve günlük konfor alanlarından çıkmayanlar, yolda karşılarına çıkan engellerle başa çıkamayarak geride kalıyor. Buna karşılık, iş yönetimi ve tekniğinde cesur adımlar atıp değişim, dönüşüm ve gelişim için vizyoner bir yaklaşım sergileyenler; esnek manevralarla engelleri aşarak yarışta öne geçerek başarıya ulaşıyor.
GELENEKSEL İŞ MODELLERİ, YAPAY ZEKÂNIN GETİRDİĞİ BU HIZ VE DEĞİŞİM BASKISI KARŞISINDA NASIL BİR SINAV VERİYOR?
Günümüzde pazarın ve dolayısıyla müşteri talebinin değişim hızı, Ar-Ge birimlerinin ticari sonuç üretme hızından çok daha fazla. Bu durum, şirketlerin yenilikçi ürün ve hizmet geliştirme süreçlerinde karşılaştıkları en büyük zorluklardan birini oluşturuyor. Ar-Ge çalışmalarını tamamlayıp, üretim sürecini hazırlayıp, pazara sevkiyatı kurgulayıncaya kadar müşteri beklentileri ve rekabetçi ürünler pazarda birkaç tur yenileniyor.
AR-GE TAMAMLANDIĞINDA, HIZLI DEĞİŞEN PAZAR FIRSATI KAÇTIĞI İÇİN; TİCARİ KARŞILIĞI OLMAYAN PROJE ÇIKTILARINA SAHİP, AR-GE YAPMAK İÇİN AR-GE YAPAN, ÜRETİME GEÇİP AR-GE SONUÇLARINI ERİTEMEDİĞİ İÇİN OBEZLEŞEN,
GELİR ELDE EDEMEDİĞİ İÇİN TEŞVİKLERE BAĞIMLI, VERGİ VEREMEDİĞİ İÇİN DEVLET BÜTÇESİNE YÜK OLAN, İSTİHDAM EDEMEDİĞİ İÇİN HEP KOBİ KALMAYA MAHKUM YAPILARA DÖNÜŞMEK KAÇINILMAZ HALE GELİYOR.
YAPAY ZEKÂNIN HIZINA AYAK UYDURMAK İSTEYEN STARTUPLAR, İŞ MODELLERİNİ NASIL ŞEKİLLENDİRMELİ?
Bu hızla başa çıkabilmek için, startupların öncelikle pazar dinamiklerine hızlı uyum sağlayabilecek esnek iş modelleri geliştirmeleri gerekiyor. Ar-Ge’nin yalnızca bir hedef değil, ticari başarıyla entegre bir süreç olması gerekiyor.
İlk adımda, pazara hızlı giriş yapabilmek için mevcut tedarikçi çözümlerinden faydalanarak rekabet avantajı sağlanabilir. Bu yaklaşım, pazara hızlıca adapte olmayı ve müşteri ihtiyaçlarını kısa sürede karşılamayı mümkün kılar. Bu süreçte, Ar-Ge çalışmalarını öncelikli bir adım olarak görmek yerine, pazarda yer edindikten sonra stratejik olarak devreye almak daha akılcı bir yol olacaktır. Böylelikle hem yatırım riskleri azaltılır hem de kaynaklar daha verimli kullanılarak sürdürülebilir bir büyüme sağlanabilir.
İNOVASYON ODAKLI STARTUP YÖNETİMİ, YAPAY ZEKÂNIN HIZINA AYAK UYDURABİLMEK İÇİN NASIL BİR YAKLAŞIM SUNUYOR? THE SCHOOL İLE BU AŞAMADA NASIL DESTEK OLUYORSUNUZ?
Mevcut pazar dinamiğinde çalışmalara sadece Ar-Ge ile başlayıp ticari hızı yakalamak ve bunu sürdürmek oldukça riskli bir yaklaşım. Burada, startuplar için akılcı bir değişimin gerekli olduğunu görebiliyoruz. Öyle bir değişim olmalı ki startuplar yeni bir yönetim modeli vasıtasıyla öncelikle ticari hızı yakalayıp pazar açılımını güvence altına alsınlar; sonrasında da yatırım bakışıyla değerlendirip gerekirse Ar-Ge çalışmalarını yürütsünler.
İşte inovasyon odaklı startup yönetimi tam da bu işi yapıyor! Bu işin yol haritasını yeni girişimcilere sunuyor. İnovasyon süreci, önce ticari fikri belirleme ile başlar, ardından çözümün ticari demosu geliştirilir, müşteriyle buluşturulur ve geri bildirimler alınarak onay süreci tamamlanır. Bu aşamadan sonra, ön satışlarla müşteri bağlanır, erken girişim sermayesiyle de finansal problem çözülmüş olur. Tüm bu aşamalar başarılı ilerlerse, Ar-Ge çalışmaları da somut bir ticari anlam kazanmış olur.
The School, şirketlerin Ar-Ge ve inovasyon çalışmalarını bir strateji ve denge içinde yürütmelerine destek olmak amacıyla kurulmuş bir şirkettir. Özellikle ticarileştirme yeteneklerini geliştirme amaçlı, startupların kendi gerçek projeleri üzerinde mesai yaptığı hızlandırılmış kamp çalışmaları yürütmektedir. Çalışmalar, inovatif fikirlerin ticari olgunluğa ulaştırılması, pazara ilk giriş için inovatif iş kurgusu veya sürdürülebilirlik için inovatif yönetim modeli geliştirme alanlarında gerçekleştirilmektedir.
THE SCHOOL GİRİŞİMİM DE KAZANDIĞIM BU BİRİKİMİ GENİŞ KİTLELERE YANSITMA HEYECANININ KURUMSAL BİR ADIMI OLDU. ŞİRKETLERİN AR-GE VE İNOVASYON ÇALIŞMALARINI BİR STRATEJİ VE DENGE İÇİNDE YÜRÜTMELERİNE DESTEK OLMAK AMACIYLA ÇALIŞMALAR YÜRÜTMEKTEYİZ. MEVCUT DURUMDA ÖZELLİKLE ŞİRKETLERİN TİCARİLEŞTİRME YETENEKLERİNİ GELİŞTİRME AMAÇLI, ŞİRKETLERİN KENDİ GERÇEK PROJELERİ ÜZERİNDE MESAİ YAPTIĞI HIZLANDIRILMIŞ KAMP ÇALIŞMALARI YÜRÜTMEKTEYİZ.
YAPAY ZEKÂNIN TETİKLEDİĞİ BU HIZ ÇAĞINDA, STARTUPLAR TEDARİK ZİNCİRİ VE İŞ ORTAKLIKLARINI NASIL ŞEKİLLENDİRMELİ?
Aslında startupların hız ve yatırım risklerini azaltmak için tedarikçilerde mevcut olan çözümleri kullanan iş fikri geliştirerek kısa sürede pazara girmeyi tercih ettiklerini görüyoruz. Ar-Ge çalışmasının kaçınılmaz olması durumunda; kalite, maliyet ve hız avantajı sağlayan küresel tedarikçilerle çalışmak onların faydasına olacaktır. Sonuç olarak ulusal stratejiler kapsamında milli ve yerli olma durumu hariç senaryolarda inovasyon öncesi Ar-Ge çalışmalarını startup’ın kendisinin yapması, riskli bir duruma düşmesine kapı açacaktır.
STARTUPLARA, YAPAY ZEKÂNIN HIZINA AYAK UYDURABİLMELERİ İÇİN NASIL BİR YOL HARİTASI ÖNERİRSİNİZ?
Kısa ve net olarak; Silikon Vadisi’ne bakın ve önce satın sonra yapın. Önce inovasyonla müşteriyi ve yatırımcıyı bağlayın, sonra küresel tedarikçilerden hazır çözümleri toplayın; gerekirse Ar-Ge yapın diyoruz.